Kulak uğultusu, oldukça rahatsız edici ve sık rastlanan bir sorundur. Bu durum sürekli ya da aralıklı hafif bir uğultudan, şiddetli bir tonda tiz bir sese kadar farklı şekillerde olabilir. Uğultular işitme kaybıyla birlikte olabileceği gibi, işitme kaybının olmadığı uğultular da yaşanabilir. Kulaklarda olan uğultu ya da çınlama hastalık olarak değerlendirilmemeli, daima bir şikâyet olarak kabul edilmelidir. Bunu vücudumuzun bacaklarında ya da kollarında olan ağrılar gibi düşünmeliyiz. Yani kulaklarda olan uğultu bir hastalık habercisi olan şikâyet olarak algılanmalıdır. İşitme görevini gören sinir sesi taşıma görevi üstlendiğinden, herhangi bir yerde uyarıldığı zaman bu durumda kulakta, başta gürültü duyulur. Bu da kulakta uğultu şeklinde tanımlanır.

Uğultunun oluşmasını anlayabilmek için, işitmenin nasıl oluştuğunu bilmek gerekir. İşitme mekanizması dış kulak, iç kulak, orta kulak, beyin ve sinir yolları arasında işler. Kulağa gelen sesleri dış kulak kanalı ve kulak kepçesi toplar. Toplanan sesler kulak zarına iletilir. Kulak zarında olan ses titreşimleri, orta kulak boşluğundaki örs, çekiç, üzengi kemikçiklerinin aracılığıyla iç kulağa iletilir. Bu esnada iç kulak sıvısında dalgalanmalar meydana gelir. Orta kulakta bulunan östaki borusu, orta kulaktaki basıncı atmosfer basıncına eşitler. İç kulakta içi sıvı ile ince sinir uçlarının bulunduğu kemik kapsülün uyarılmasıyla, sinir uçları harekete geçer. Sinir uçları uyarıları beyne taşır. Kulak uğultusu kulağın farklı bölümlerinde oluşabilir. Bunlar;

Uğultunun bir hastalıktan dolayı oluştuğu tespit edildiğinde, hastalığa yönelik tedavi uygulanır. Bunun dışında oluşan uğultularda aşağıdaki tedbirler alınabilir:

Kulak uğultusu, genellikle ciddi bir sağlık sorunu olmasa da, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Eğer uğultu kalıcı hale gelirse veya şiddetli bir şekilde hissedilirse, bir sağlık profesyoneline başvurmak önemlidir. Bu şikâyet, altta yatan daha ciddi bir durumun belirtisi olabilir ve profesyonel bir değerlendirme gerektirebilir.